Zamanın birinde bir yerlerde okumuştum. Çok hoşuma gitmişti. “Budur” demiştim, çünkü kedi olma deneyimim vardı benim de. Metin genel hatlarıyla şöyle; kedisi yanında yatan adam, mutfağa, banyoya vs. gitmek istiyor, belki de ihtiyacı var, lakin kedi o kadar keyifli ki kaldıramıyor onu da. Sonrası yavaştan kedinin koltuktaki yerini daraltıyor. Ardından dokunulmasını istemediği yerlere dokunuyor (ki ben bunu soyut algılamayı tercih ettim). Sonunda kedi hırlamaya başlıyor, akabinde diş gösteriyor ve nihayet pati atıp kalkıyor. Adam “gitme” diyor, lakin kedi gitmiş bulunuyor. Adamcağız da bir ilişkinin son noktasını “gitme” cümlesini kuran taraf olarak, sıfır sorumlulukla devam ediyor hayatına. Kuvvetle muhtemel o da zamanında kedi olmuş birinden tecrübe ederek öğrenmiştir bunu. O halde sade Türk kahvemi kediler için kaldırıyorum!